????? Sevgili Neco;
????? Yarın 11 Ekim 2009. O kara günün yıldönümü. Kahreden haberin önce ?ereflikoçhisar'a ablanlara, arkasından İzmir'e annen ile bana ula?masının üzerinden tam bir yıl geçti. ?Balıkesir?e gitmeniz gerekiyor?, dedikleri bu kadardı. Niye, niçin, ne var, ne oluyor? Kimse bir ?ey söylemiyordu, söyleyemiyordu. Ama normal bir ?ey olmadı?ı da belliydi. Olan her neyse hayra alamet de?ildi. İzmir?den Balıkesir?e dönerken çaresizlik içinde İzmir?deki dostumuz savcı Faruk beyi aramı?tım. O?nun eli kolu uzundu, bir?eyler ö?renir, diye dü?ünmü?tüm. Yolun yarısında aramı?tı ve ?öyle diyordu: - Spor yaparken dü?mü? herhalde aya?ı kırılmı?, korkulacak bir ?ey yok. Arkasından bir daha aradı: - Trafik kazası geçirmi?ler, ?u anda Askeri hastanede imi?ler. Direk oraya gideceksiniz. İnsan kondurmak istemiyor, insan yakı?tıramıyor, insan ne dü?ünece?ini, nasıl davranaca?ını bilemiyor ama sanki vücut; olanları ö?renmi? gibi ba?tan aya?a tirtir titriyordu. Ve hastaneye varı?ımızdan kısa bir süre sonra insanda ?ok etkisi yaratan buz gibi bir cümle beyninizin içinde yankılanıyordu: - Ba?ınız sa?olsun. Ondan sonra gecenin karanlı?ında, İzmir Asker hastanesinin koridorlarında yankılanan çı?lıklar, feryatlar ve akıp giden gözya?ları. Derken son yolcu?a birlikte çıktı?ınız arkada?larınızın ailesi yakınları.. Biraz sonra üçer be?er Balıkesir?in içinden, İstanbul?dan gelen dönem arkada?larınız, komutanlarınız, kısa zamanda dost edindi?in sivilden arkada?ların, onların aileleri.. Askeri hastanenin içi ve çevresi sanki mah?er yeriydi. Herkes a?lıyor, herkes üzülüyor, herkes birbirini teselliye çalı?ıyordu. Ve mevzuat gere?i uzunca bir bekleyi?. Sizi göstermiyorlardı, yanınıza yakla?tırmıyorlardı. Savcı bey otopsiyi tamamlayacak, arkasından askeri törenle sizleri memleketlerinize u?urlayacaklardı. Kara haber tez ula?ır derler, ne kadar do?ru! Sabahtan itibaren de ço?unlu?u ?ereflikoçhisar?dan olmak üzere yurtiçinden ve dı?ından arayanların üzüntü ifade eden sözleri, hıçkırıkları.. Pekçok akraba, arkada?, dost Balıkesir?e gelmek istiyor; yanımızda olmak, bizlere destek vermek için. Ama yollar uzun, yollar tehlikeli, ?gelmeyin? diyoruz, siz gelmeden biz buradan ayrılmı? oluruz. ?ünkü askeriyede düzenlenecek tören için verdikleri saat önce 13.00, ardından 15.00 ve saat saat öteleme. ?ünkü ak?am saat 20.30 civarında meydana gelen kazanın otopsisini savcı bey ancak ertesi gün 17.00 sıralarında bitiriyor. Ve uzun süreli israrlarımız sonucu, komutanlarınız peki diyor ve otopsinin ardından senin cansız bedenini annen ile bana son bir kez göstermeye ikna oluyorlar. Ne var ki; görüyoruz ama sarılmaya, öpüp koklamaya fırsat bulamıyoruz. İ?te o anda tabutun içinde gördü?ümüz yüz gerçe?in ta kendisi ve biz gerçekle yüzyüze geliyoruz. Olur mu? Olabilir mi? Olmalı mı? Bir gün önce sarılıp öpü?tü?ümüz, bir hafta sonra tekrar bulu?ma temennisiyle göreve gönderip, mütevazi bekar evinden ayrıldı?ımız Necolimiz bir gün sonra yok olabilir miydi? Ku? olup bilinmez bir yöne yolculu?a çıkabilir miydi? ?ıktı hem de nasıl! Yazabilirsem onu da Pazartesi günü yazaca?ım.
Bu haber 646 defa okunmu?tur.